“Zihin ve Düşünce Üzerine”
J. Krishnamurti Zihin ve Düşünce Üzerine |
Krishnamurti, Ayna Yayınevi tarafından yayınlanan “Zihin ve Düşünce Üzerine” adlı kitabında , ‘Düşüncenin Hareketi’ olarak adlandırdığı bir
döngüden bahsetmekte ve insânın bir milyon yıldır bu döngüye kapıldığını dile
getirmekte.
Krishnamurti Eserleri'nden “Zihin ve Düşünce Üzerine” adlı bu kitap, Krishnamurti’nin,
1950 ile 1983 yılları arasında dünyanın çeşitli yerlerinde yaptığı
sohbetlerinin, ‘zihin’ ve ‘düşünce’ bağlamında seçilmiş kısımlarından oluşmakta.
Düşüncenin doğasını anlamak üzere, ‘Düşünmek ediminin kaynağı ve sonuçları
nelerdir?’ gibi pek çok konuyu sorgulamakta.
İnsan olarak bizler, kendi deneyimlerimizden ya da başkalarına ait deneyimlerden birçok bilgi ediniriz. Bu bilgileri beynimizde
depolarız. Düşünce, belleğimizde
depoladığımız bu bilgilerden doğar ve biz bu doğan düşüncelere göre hareket ederiz. Edimlerimizi kendi seçimlerimiz
olarak değerlendirsek de, aslında her zaman bilinenin alanı içerisinde hareket
etmekteyizdir. İşte düşünce bu yüzden sınırlıdır.
Düşüncenin Hareketi
Düşüncenin Hareketi |
Düşüncenin hareketi şu süreç üzerine temellenir: Deneyim,
bilgi, bellek, düşünce ve edim… Bu döngüde, düşünce belleğin yanıtıdır. Bellek,
bilgilerin depolanışıyla oluşur. Bilgi ise, deneyim yoluyla kazanılır. Sonra
edim gelir. Bu edim neticesinde tekrar bir deneyim elde edilir, bu bilgiye çevrilir
ve belleğimizde depolanır. Böylece bu döngü tekrar eder. İnsan bu döngü içinde
tutsaktır.
Günümüzde makineler, insandan çok daha fazla ve çok daha
çabuk olarak biriktirdikleri bilgilerden hareket ederek insanın yaptığı her
şeyi yapabiliyorsa ve ona rakip olabiliyorsa, kaçınılmaz olarak şu soru ortaya
çıkıyor: “İnsana ve insanın geleceğine ne olacak?”
İnsan, gelinen bu noktada ya kendisini araştıracak, anlam
arayışına girişecek, yaşamına anlam verecek; ya da kendisini dinlere,
ritüellere, eğlencelere kaptıracak, yaşamına anlam katmağa çabalayacak. Yaşama
anlam vermek mi, yaşama anlam katmak mı?…
Yaşam'a Anlam Katmak mı, Anlam Vermek mi?
Yaşam’a anlam katmak, daha çok bir psişik süreçtir. Bütün
psişik süreçler gibi belli doyumlar elde edildiğinde, doyurulan bir psişe ile
yaşam’a anlam katılabilir. Krishnamurti’nin insanın kendisini dinler, ritüeller
aracılığıyla eğlencelere kaptıracağına dair öngörüsü, işte bu psişik süreçleri
kapsamaktadır. İnsan kendi yaşamına, dinler ile, ritüeller ile, kitap okumak,
spor yapmak gibi çeşitli etkinlikler ile anlam katmağa çalışır. İnsan, bellek
denen bilgi deposunu bu geçmişi sorgulamak gücüne ulaştığında, yani önceden
belirlenmiş yollardan birini kullanarak değil, ama gerçekten belleği ve
koşullanışlarını sogulayarak yaşam’a anlam katmak çabasından uzaklaşarak
yaşam’a anlam vermek alanına yükselebilir.
Zihin ve Düşünce Üzerine, Krishnamurti’nin önemle üzerinde
durduğu kendi (self), ben (me), ben (I), ego gibi temel kavramları içerişi
sebebiyle, Krishnamurti’nin öncelikle okunmak gereken kitapları arasında. Bu kitabın
sağladığı temel üzerine Krishnamurti’yi anlamlandırmak konusunda daha rahat edilebilir.
Benzer Konular:
Benzer Konular:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder